Bu arada telefonunu bana verdiler.
Akşamüstü saat beş sularında eşimin telefon çaldı.
Arayan avukattı, eşim boşanma vekâleti vermeye geleceğini söylemiş, gecikince avukat merak etmiş o yüzden aramıştı. Eşi olduğumu söylemedim. Ağır bir kaza geçirdiğini, hastanede olduğunu söyleyip telefonu kapattım. Ama allak bullak olmuştum.
Eşim benimle boşanmak için vekâlet vermeye gelirken bu kazayı geçirmişti.
Sadece "Takdiri ilahi " dedim.
Bir şey düşünemiyordum. Boşanacağımızdan kimsenin haberi yoktu.
O yüzden eşim iyileşinceye kadar bunu kimseye söylemeyecektim.
Eşim yoğun bakımdan çıktıktan sonra da birçok ameliyat geçirdi, ancak tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu. Omuriliği zedelendiği, beyin kanaması geçirdiği için felç olmuştu.
Hastaneden çıkınca eve getirdim, ona bakmaya başladım. Konuşamıyor ama hareketleriyle derin bir pişmanlık içinde olduğunu söylemeye çalışıyor, zaman zaman gözlerinden pişmanlık yaşları döküyor.
Ne çocuklarım, ne de yakınlarım eşimin boşanma davası açmak için gelirken kaza geçirdiğini bilmiyor.
Eşime Allah rızası için bakıyorum.
Şimdi düşünüyorum da eşimi affettim mi? Bilmiyorum, ama kırgınlığım hiç geçmedi...
Eşime her baktığımda hayatın nasıl ibretlerle dolu olduğunu görüyor, şifa versin diye Allah'a yalvarıyor dua ediyorum.
Beni tümörlerden, kötü hastalıktan kurtaran Rabbim; hastayım diye benden boşanmak isteyen eşimi yatağa mahkûm etti.
Anlayana bundan büyük ibret olur mu?.."
Allah hasta kullarına şifa, bakanlara da sabır ve merhamet versin.
Allah kimseyi başkasının umuduna bırakmasın... Amin .