İstanbul’a gurbete giden Erzurumlu, dönüşte karısına İstanbullu
hanımların, akşam eve dönen kocalarını, kapıda nasıl karşıladıklarını “Hoş geldin kocacığım, üşümüşsün, yorulmuşsun!” gibi kibar, nazik laflar ettiklerini anlatmış. Belli ki o da karısının kendisini öyle karşılamasını istiyor.
Akşam eve gelmiş, kar, tipi, soğuk, karısı kapıyı açmış:
– Uy kocacigim, it gibi titriyisen…ÇORAP
Ayakları çok fena kokardı.Bir gün bir arkadaşına birlikte tiyatroya gitmelerini teklif etti.
-Hay hay, dedi arkadaşı.Ama eve git, ayaklarını yıka ve temiz bir çorap giy. Söz mü?
Tiyatroya gittiler.Yerlerine oturdular.
Aradan beş on dakika geçmeden etrafındakiler mendillerini burunlarına götürmeye başladı.
-Hani söz vermiştin, dedi arkadaşı.
-Vallahi değiştirdim, dedi.İnanmazsın diye kirlileri de cebime koydum.bak!…HEPSİ BİRDEN
Oymakbeyi, izci adaylarını karşısına toplamış, onlara izciliğin ilkelerini anlatmaya çalışıyordu :
-Bakın çocuklar, dedi. Bir izci, her gün, hiç olmazsa bir kez birine yardımcı olmalıdır. Hastalara…Yaşlılara…Muhtaçlara…Her sabah okula geldiğiniz zaman size birgün önce nasıl bir iyilik yaptığınız