Düğün gecemizde eşime ufak bir sürpriz yapmak istedim ve yatağın altına saklandım. Ancak odaya eşim yerine kayınvalidem girdi. Odada kimsenin olmadığını sanıyordu ama yaptığı şey kanımı dondurdu...
Gelin odasına daha yeni çıkmıştık. Odanın ortasında bembeyaz, dantelli örtüleri olan kocaman bir yatak duruyordu. Komodinin üzerindeki abajur duvarları loş bir ışıkla aydınlatıyor, havada hala taze çiçeklerin ve odaya sıkılan gülsuyunun ferah kokusu hissediliyordu. Aklıma gelen muziplikle yatağın altına saklandım. Sessizce kıkırdıyor; onun içeri girişini, adımı seslenişini ve ben "Sürpriz!" diye bağırarak ortaya çıktığımda yaşayacağı şaşkınlığı hayal ediyordum.
Soğuk parkenin üzerinde uzanmış, gelinliğimin kabarık eteklerini kendime doğru çekmiştim. Duvağım kenarda duran ayakkabı kutusuna takılmıştı, kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu ama korkudan değil, heyecandandı. Yerimi erkenden belli etmemek için nefesimi tutarak beklemeye başladım.
Derken kapı gıcırtıyla açıldı. Eşimin o bildik adım seslerini duymayı bekliyordum ama duyduğum şey topuklu ayakkabıların parkede çıkardığı o sert, otoriter tıkırtılardı. Bu yürüyüşü nerede olsa tanırdım: Kayınvalidem Neriman Hanım odaya girmişti.
Yatağa doğru yürüdü ve tam kenarına oturdu. O kadar yakındı ki yatağın yayları başımın hemen üzerinde acı bir gıcırtıyla esnedi. Taş kesilmiştim, nefes almaya bile korkuyordum. Kayınvalidem telefonunu çıkardı, hoparlöre aldı ve sanki kendi evindeymiş gibi gayet rahat bir ses tonuyla konuştu: "Alo, oğlum? Ben odadayım. Gelin hanım nerede? Vaktimiz daralıyor, bir an önce işe koyulmamız lazım.Devamı..