Home
24 Haziran 2025 ( 1 izlenme )
Reklamlar

Dikkat çeken iddia: "Anketlerde 'para' manipülasyonu. AKP seçime gitmez, gidemez"


Gazeteci Sabahattin Önkibar, öncelikle tutuklanan Fatih Altaylı hakkında açıklamada bulunarak, tutuklanma sebebi konusunda dikkat çeken ifadeler kullandı. Önkibar, CHP ile AKP arasındaki rekabetle ilgili ve erken seçim olma ihtimaline karşı da önemli açıklamalarda bulundu. Anket firmaları ile ilgili iddiası da dikkat çekti.



"Cumhurbaşkanını tehdit" suçlamasıyla gözaltına alınan ve çıkarıldığı hakimlikçe tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı ile ilgili gazeteci Sabahattin Önkibar; “Fatih Altaylı'nın tutuklanması geleneksel söylemle "söyletme vurun" anlayışının sonucu. Altaylı üzerinden, başta iktidara eleştiri getirenler olmak üzere bütün toplum korkutulmaya sindirilmeye çalışılıyor. Tutuklama hukuki değil siyasi operasyon ve Türkiye'deki yeni rejimi resmediyor. Buna karşı yapılması gereken de tweet atmak değil, hukuk içinde kalınmak şartıyla eylem planı hazırlamaktır, gerisi lafügüzaf. Cumhuriyet Halk Partisi sineyi millete dönmek dahil her şeye müracaat etmek zorunda. Dünyadaki 8 milyar insan; "3. Dünya Savaşı mı geliyor?" diye panikteyken Türkiye'yi yönetenlerin derdi koltuğu korumak. Zira Fatih Altaylı tutuklanmasının başka hiçbir açıklaması yok, olamaz.” açıklamasında bulundu.

ANKET SONUÇLARI İÇİN 'PARA ALINIYOR' İDDİASI

Önkibar; araştırma ve anket şirketlerinin paylaştığı olası seçim sonuçları ile ilgili önemli bir iddiayı öne sürdü. Önkibar’ın iddiasına göre; vatandaşa bilgi amacıyla paylaşılan bu veriler alınan para karşılığı algı oluşturmak için sunuluyor. İşte Önkibar’ın konuyla ilgili sözleri;

“Malum ülkemizdeki araştırma ya da anket şirketlerimizin bazıları kuşkulu, çünkü; pek çoğu aldıkları para karşılığı algı oluşturma adına faaliyet yapıyor. Pek çok sözde kamuoyu araştırmacısının açıkladığı sözde anketlere ilave olarak, çıktıkları televizyon programlarında edecekleri sözler için bile para aldıkları vakıa ki birkaçını isim isim biliyorum. Bundan dolayı Tayyip Erdoğan uzun zamandır anketçi firmalara araştırma yaptırmaz, kendisi yaptırıyor. Kuşkusuz bu durum, araştırma şirket ve kurumlarının tamamı için geçerli değil. Özellikle iş alemiyle çalışan araştırma şirketleri inandırıcılığını ve itibarını kaybetmemek için manipülasyondan kaçınırlar, dikkatli olurlar. Keza son dönem çok az sayıda yeni bir araştırma grubu oluştu. Bunlar paradan ziyade, bilim namusu adına hareket eden idealist denilebilecek kesim. Amaçları bu şekilde kamuoyuna kendilerini kabul ettirip marka olmak ve akabinde paraya yönelmek olabilir. Ancak başlangıçları bu, toplum Araştırmaları Enstitüsü de son dönem öne çıkan bir çalışma grubu partilerin ya da çıkarların üstünde bir görüntüleri var. İktidara yakın değil, an itibarıyla da kendilerine fiyat biçmiyorlar. Öyle olduğu için de kısa zaman içinde itimat ve saygınlık kazandılar. Kullandıkları metot da bilimsel. İlaveten Türk toplum dinamiklerini de hesaba katıyorlar.

Bu gruptan hiçbirini tanımıyorum lakin haklarında araştırmalar yaptım, sonuç böyle. İşte bu enstitü bu hafta önemli bir çalışma yaptı. Araştırma kapsamına alınan denekler toplumdaki sayıları, meslekleri ve özellikleri itibarıyla özel olarak belirlendiler. Yani aynı mahalle insanları görüşlerini yansıtmıyorlar. Yüz yüze yapılan çalışmaya katılanların %25'i ev kadını, %21'i özel sektörde çalışan işçiler, %19'u emekli, %8'i de işsiz. Dikkat eder sorularından biri; "Kendinizi siyaseten nasıl tanımlıyorsunuz?" oldu. Atatürkçüyüm diyenlerin oranı %36, milliyetçiyim diyenlerin oranı %15.9, İslamcıyım diyenlerin oranı %10.9, muhafazakarım diyenlerin oranı %7.1, ülkücüyüm diyenlerin oranı %6.1, sosyal demokratım diyenlerin oranı %4.5, demokratım diyenlerin oranı %2.8, sosyalistim diyenlerin oranı 2.1. Kendini bunların dışında tanımlayanların verdiği cevapların oranı da %3.6. Ve bu soruya "şimdi cevap vermek istemiyorum" diyenlerin oranı da %10.5, ki bu kesimin iktidardan korkarak sustuğu varsayılıyor.

Peki bu cevapların okunması ve mesajı ne derseniz; %51.9 olan Atatürkçülük ve milliyetçiliğin Türk milleti çoğunluğunun fikri, görüşü, ideolojisi olduğu, olması. Bu %51'e kendini ülkücü olarak tanımlayanlara eklerseniz oran %58'de çıkıyor. Evet Türkiye'nin siyasal sosyal gerçekliği verilerle ortada ve bu şekilde. Dolayısıyla siyaset yapanlar buna göre hareket etmeli, buna göre politika belirlemeli. Özellikle %8'lik Dem Parti oyu için kurucusu Atatürk'ü inkar edip Şehzade'de el sallayan ve Dem'le beraber kürek çeken CHP yönetimi bu araştırma sonuçları ekseninde hareket etmeli. Bunu yapmazsa; İmamoğlu mağduriyeti ve Tayyip Erdoğan kızgınlığıyla anlık yükselişlerin ertesinde düşüşlere geçilebilir ki, Toplum Araştırmaları Enstitüsüne göre, CHP'deki yükseliş durdu, an itibarıyla da AKP ile baş başa durumuna gelindi.

"AKP KÖTÜ AMA DAHA İYİSİ YOK"

Bakın seçmen ne kadar kızarsa, ne kadar feveran ederse etsin ülkeyi maceraya, yani bilinmeze atmaz. Her şartta en az risk taşıyanı, en güven vereni tercih eder. AKP'nin yıllar yılı seçim kazanma sebeplerinden biri budur. 'AKP kötü ama daha iyisi yok', 'Kılıçdaroğlu olacağına Tayyip Erdoğan kalsın' denmiştir. Bu sebeple iktidar olmanın amentüsü topluma güven vermektir. CHP yönetimine hakim olan zihniyet, İslamcıları bağrına basarken Atatürkçü ve milliyetçilerden öcü misali kaçmıştır. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu yıllarında, Atatürk ve milliyetçilik ölümcül virüs gibi görülmüştür. Halbuki CHP'ye oy vermeye en yatkın en yakın kütle, Atatürk sebebiyle milliyetçilerle ulusalcılardır. Türkiye'deki sol ve CHP aydınının aşmazı, toplumu ve İslamcıları bilmemesi okuyamaması. Oysa, tarikat ve cemaatler dahil bütün İslamcı dünya için CHP ve CHP'liler deccaldir, keferedir, cehennem zebanisidir. Böyle bir partiye oy vermeyi de; 'Cehenneme bilet almak gibi' görürler. Realite bu iken, Kılıçdaroğlu üç İslamcı partiyle masa kurarak seçim kazanmak istedi ki, Ali Babacan'la Ahmet Davutoğlu itiraf etti; "bizim seçmenimiz CHP'ye oy vermedi, oy vermez" dedi. Dramatik olan Kılıçdaroğlu faciası yaşanmış iken, Özgür Özel'in de hâlâ Şehzade sahiplenebilmesi.

Bunun okuması siyaseti, siyasi tarihi, coğrafyayı bilmemek toplumun hassasiyetlerini kavrayamamaktır. Halbuki dün Kılıçdaroğlu, bugün Özgür Özel; sığınmacılar belasını gündeme getirip faciayı seslendirselerdi, CHP yükselirdi. Aynı şekilde ekonomide yeni siyasetler yeni programlar belirleyip, kamu özel işbirliği ile yeni bir paradigma yaratılsaydı siyasi alternatif olunabilirdi. Yapılan ya da vaadedilen, AKP'nin kovduğu Ali Babacan ve Mehmet Şimşek'e ekonominin teslim edileceğiydi. Öyle yaparsan da halk salak değil. Ekonomik yıkımın sorumlusu olup AKP'nin çöpe attıklarını umut olarak sunarsan, halktan oy alamazsın.”

"CHP VE AKP BİRBİRİNİN KOPYASI GİBİ"

Önkibar, CHP ve AKP arasındaki seçim yarışına ilişkin açıklamasında önemli detaylara vurgu yaparak dikkat çekti. İşte Önkibar'ın konuyla ilgili sözleri;

"Yıllardır soruyorum; "CHP ile AKP'nin farkı nedir?" diye, cevap yok. Zira birbirinin kopyası gibiler. CHP laik denilebilir. Bu doğru ancak unutmayın çarşafa rozet takıp, "Türkiye'de irtica tehlikesi yok" diyen ve tarikatları bağrına basan da son yılların CHP'si. AKP'ye alternatif olmak için Tayyip Erdoğan'a karşıtlık yetmez ve yetmiyor. En başta hedef seçmen kitlesinin değiştirilmesi gerekiyor. PKK ve İslamcıların yerini Atatürkçülerle, milliyetçilerle ikame etmek lazım. CHP son 40 yıldır hiçbir zaman bilinç, şuur Atatürkçüsü olmadı, şekil Atatürkçülüğü yaptı. Ekrem İmamoğlu'na yapılan zulümler bağlamında sahaya çıkanlar da CHP'yi onayladıkları için değil iktidara kızdıkları için alanlardaydı. Yine Toplum Araştırmalar Enstitüsünün anketlerine, araştırmalarına katılanlara göre; ekonomi düzelmez diyenlerin oranı %73, adalet sistemi facia diyenlerin oranı da %80, ekonomi çok kötü yönetiliyor diyenlerin oranı %78, eğitim hizmetleri berbat diyenlerin oranı da yine %78. Bu arada İstanbul ve Ankara'daki gösterilere katılanlar arasında da yapılan diğer kamuoyu araştırmalarına göre, neden sokaktasın sorusuna verilen cevaplar şöyle: Gelecek kaygısı içindeyim diyenlerin oranı %60, iktidarın baskılarını protesto etmek için diyenlerin oranı %52.9, %31.7'lik kesim ise sistemden şikayetçi. Özetle sokağa çıkanlar da parti ya da şahıslar için değil sorunlar ve ilkeler için çıkmış. Ezcümle yapılması gereken, CHP içinde milli bir fikir inkılabıdır. Evet, Bülent Ecevit'in 1977'de estirdiği türden bir rüzgar estirilmeli, yeni bir Karaoğlan efsanesi yaratılmalı ki, bunun da yolu yeni paradigmadır. Ekrem İmamoğlu'yla Mansur Yavaş bu bağlamda CHP'ye bir miktar katkı sağladı ki, İmamoğlu'na operasyon yapılması da bundan. Açık olalım Özgür Özel iyi insan görüntülerini verse de devlet adamı olarak algılanmıyor. Manisa Belediye Başkanı Ferdi Zeyri mezara indirmesi ve kızını ilk gün sınava götürmesi güzel ve anlaşılabilir de ikinci gün aynı şeyi yapması, yani yine sınava götürmesi; "bu adamın başka işi yok mu?" sorusunu sorduruyor. İyi insan olmakla iyi devlet adamı da olunmaz. Ahmet Necdet Sezer de iyi insan fakat 7yıllık cumhurbaşkanlığında hatırlandığı tek şey kırmızı ışıkta durmasıydı ki Türkiye gibi ülkelerde devlet başkanları kırmızı ışıkta durmaz çünkü güvenlik sorunu var. Bu kafa hayal aleminde gezinen okuduğu romanların etkisinde kalan romantik kafa. Halbuki devlet romantizmle yönetilmez. Yine gördük yaşadık; Ergenekon, Balyoz ve anayasayı ihlal ve de İmamoğlu tutuklanması dahil 20 yıl oluyor Ahmet Necdet Sezer eleştiren tek bir söz etmedi ki, eski cumhurbaşkanı eski Anayasa Mahkemesi Başkanı ve hukukçu. Evet Abdullah Gül bile İmamoğluna yapılanlara karşı çıkarken Ahmet Necdet Sezer ortalıkta yok. Durum bu iken, "ama kırmızı ışıkta duruyor" diyorlar. Nitekim bu sebeple; Mansur Yavaş, Tayyip Erdoğan'dan tam 10 puan farkla açık ara öndeyken Ekrem İmamoğlu baş başa durumundayken Özgür Özel Erdoğan'a karşı kaybediyor.

Evet Toplum Araştırma Enstitüsü dahil üç ayrı kamuoyu araştırmasına göre, Özgür Özel Cumhurbaşkanlığı'nda Tayyip Erdoğan'a rakip olursa Erdoğan ilk turda açık farkla seçiliyor. Demek ki iyi insanla beraber iyi devlet adamı olarak algılanmak gerekiyor ki bunun için birikim, duruş, fikri tutarlılık ve liderlik karizması gerek. Bu hususun ısrarla üstüne gitmemin nedeni de şu; Özgür Özel kendisi için değil, Türkiye için siyaset yapmalı. Yani sinsi sinsi cumhurbaşkanlığı adaylığını düşünmemeli. Nitekim onu düşündüğü için; ne PKK'yı karşısına alabiliyor, ne de Tayyip Erdoğan'a karşı büyük risklere girebiliyor. Kendini olayların ardına bırakıp; “adaylık sonunda bana kalır” ve “bende belki seçilirim” peşindedir. Cumhuriyet Halk Partisi demişken, malum 30 Haziran yaklaşıyor. Görülecek kayyum davasında "kesin karar verilir" diyenlerin olduğu gibi, "sonbahara atılır" diyenler de var. Zira saray, "bekleyelim görelim" diyerek ileri bir tarih isteyebilir."

"AKP SEÇİME GİTMEZ, GİDEMEZ"

Önkibar, erken seçim olma durumuna karşı da; "Bu arada bir iddiaya göre; Cumhuriyet Halk Partisi'ne Kemal Kılıçdaroğlu'nun atanması sonrası partide kaos uç vereceğinden, AKP'nin bundan yararlanmak isteyeceği ve erken seçim diyebileceği söz konusu. Bu olasılık bana gerçekçi görünmüyor. Zira AKP'nin rakibi sadece CHP değil, tam tersine asıl rakibi ekonomik göstergelerdir ve o bir miktar düzelmeden AKP seçime gitmez, gidemez." dedi.

"PETROL FİYATLARI KATLANABİLİR"

Önkibar, İsrail ile İran arasındaki savaşa dahil olarak, İran'ı vuran ABD hakkında ise; "Amerika Birleşik Devletleri'nin dün İran'ı vurmasına gelirsek, Hürmüz Boğazı'nın kapatılma kararı Hamaney tarafından onaylanırsa belirsizlik artabilir ve de petrol fiyatları katlanabilir ki bu en çok Türkiye'yi vurur. Amerika yakın geçmişte Irak'ta yaptığını şimdi İran'da yapıyor. Halbuki Birleşmiş Milletler anlaşması ortada, "nükleer silah yapacak" iddiasına dayanarak saldırmak meşru müdafaa kapsamında değil. Durum bu iken, ne Amerika ne İsrail anlaşma ve hukuk tanımıyor, gücün hukukunu uyguluyorlar. Lakin saldırı sonrasında, Amerika Birleşik Devletleri kamuoyunda tepkiler yavaş yavaş yükselmeye başladı. Cumhuriyetçi kesimden sözcüler bile "anayasa ihlal edildi" diyorlar. Eski ABD Başkanı Clinton'ın yorumu da savaşın sebebi, "Netanyahu'nun koltuğunu bırakmak istememesi" şeklinde.

Görüldüğü gibi inanca dayalı siyaset yapanlar sadece ülkemiz için değil dünya için tehdit, zira Orta Çağ geri geldi. Bu arada AKP yönetimi "Trump kızmasın diye" İran'a yapılan saldırıyı kınamadı." dedi.

Yeniçağ

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

tereyağı yapıp bakkala günlük olarak satıyordu. MasterChef 2020 şampiyonu Serhat Doğramacı, All Star'da yer almayacağını açıkladı Bu İddia Su Kaldırır: 'Çok fazla göze battı: Süleyman Soylu tasfiye edilecek' Yemedim diyorsanız