- Peki, diyor SANTANA, yarın akşam konserim var, beni dinlemek ister misiniz? Çocuklar deli oluyor.
- Hem de çok isteriz SANTANA.
Sen delikanlı adamsın!..
Rehberden ikişer kişilik davetiyelerden alıyor, çocuklara veriyor.
- Kardeşiniz varsa yanınızda getirebilirsiniz, diyor. Çocuklar çok mutlu, tabanları kıçlarına vurarak çıkıyorlar, çay bahçesinden caddeye doğru seğirtip kayboluyorlar..
Ertesi akşam Açıkhava'da müthiş bir izdiham var. Roman çocuklar ellerinde davetiyelerle konsere geliyorlar.
Ancak ana kapıdan giremiyorlar, çünkü SANTANA misafirlerine VIP davetiye vermiş.
Çocuklar nereden bilsin, VIP kapısına gelince kıyamet kopuyor..
- Kimden çaldınız lan bu davetiyeleri?
Çocuklar;
- Biz kimseden çalmadık abey. Biz SANTANA'nın misafirleriyiz.
O verdi bunları bize, deyince;
- Hadi ulan!’ diyerek ve sille tokat tartaklayarak çocukların ellerinden davetiyeleri alıp kapıdan kovuyorlar.
Ama SANTANA'nın VIP misafirleri pes etmiyor..
Sanatçıların arka giriş kapısını buluyorlar.
Orada da aynı muamele tabii;
- Hadi yürüyün lan!..
Çocuklar asla pes etmiyor.
- SANTANAAA! SANTANAAA!..
Help!..
Help!.. diye hep bir ağızdan basıyorlar feryadı. Bir şekilde rehbere haber gidiyor.
O da gidip durumu Santana'ya anlatıyor.
Sonra da rehber gidiyor, çocukları alıp kulise, SANTANA'nın yanına getiriyor.
Salya sümük, gözyaşları içinde başlarına geleni anlatıyorlar.
SANTANA çok üzülüyor ve sinirleniyor.
- Misafirlerim alın ve yerlerine oturtun!
Boyacı Roman çocuklar rehberle beraber sahne kenarından seyircinin arasına iniyorlar.
Büyük sorun oluyor.. Çocukları yerlerine çoktaan birileri oturmuş bile.
Vali yardımcısının kızı, damadı.
Belediye'den falancanın bacanağı, filancanın eltisi, görümcesi..
- Biz protokolüz kardeşim, kalkmıyoruz! diyorlar.
Görevliler de durumun farkında ama korkudan bir şey yapamıyorlar..
Dakikalar geçiyor ama sorun çözülemiyor.
Sonunda merdiven basamaklarına birer minder koyulup SANTANA'nın VIP misafirlerini oraya oturtarak olayı bağlıyorlar.
Rehber tekrar SANTANA'nın yanına gidiyor ve olanları anlatıyor. Sanatçı diyor ki;
- Git onlara söyle, benim misafirlerime kimse saygısızlık yapamaz.
Eğer sahneye çıktığımda çocukları en ön sırada, koltuklarda görmezsem tek bir nota çalmam.
Sahneye çıkarım, olayı anlatır, veda eder giderim.
Tazminat falan da umurumda değil, bedeli ne olursa olsun öderim!..
Konserin başlaması lazım ama bir türlü başlamıyor.
Alkışlar, ıslıklar başlıyor, işler karışıyor.
VIP bölümünde bir kargaşa var..
Bu defa görevliler durumun vahametinin farkında. Çocukların koltuklarına çöken baldız, bacanak, elti, görümce ve de enişte.. tek tek koltuklardan kaldırılıyorlar.
En ön orta protokol koltuklarına SANTANA’nın VIP misafirleri olan Roman çocuklar oturuyorlar..
Arkaya "tamam!" diye haber gidiyor, ışıklar açılıyor, sahne aydınlanıyor ve Carlos SANTANA sahneye çıkıyor.
Yer yerinden oynuyor.
İlk iş olarak ön tarafa bakıyor, misafirleri yerinde mi? diye..
Çocukları görüyor, bakıyor ki herkes mutlu.
Başparmağını yukarı doğru çevirip VIP misafirlerine bir "TAMAM" çekiyor.
Sonrasında o sihirli parmaklar gitarının tellerine gömülüyor.
Açıkhava'da sanki gitarından binlerce beyaz güvercin çıkıyor.
Uçuyor, uçuyor, SANTANA'NIN misafirlerinin üstünde sortiler yapıyor..
Onun içindir ki SANTANA gibi sanatçılara virtüöz, muhteşem, büyük star demeden önce ‘’ADAM’’ diyorlar.
Gerçekten çok büyüksün..
VİVA SANTANA!..
Öğretmen,
doktor,
mühendis,
avukat,
işadamı
veya şöhretli biri olunabilinir.
Ama ADAM olmak her insanın olacağı bir zanaat değildir.
Yürek ister,
mertlik ister,
mütevazılık ister,
bilgi ister,
görgü ister
ve bir de,
gönül ister!..
Bu da burda kalsın, belki yeni adam adayları okumak ister. (Alıntı)