Bir deli doktoru en akıllı deliyi seçmek istiyormuş. Bir gün duvara bir otobüs resmi yapıştırır ve tüm delileri toplar. Şöyle der: haydi şu otobüse binin der. Temel hariç herkees biner. Doktor Temelin çok akıllı olduğunu düşünür ve şöyle der: Sen niye binmedin. Temel de…HABERİN DE.VAMI İÇİN HABERİN GÖR.SELİNE DO-KU-NARAK SONRAKİ SAYFAYA GEÇİN…
Bir deli doktoru en akıllı deliyi seçmek istiyormuş. Bir gün duvara bir otobüs resmi yapıştırır ve tüm delileri toplar. Şöyle der: haydi şu otobüse binin der.
Temel hariç herkees biner. Doktor Temelin çok akıllı olduğunu düşünür ve şöyle der: Sen niye binmedin. Temel: Hay işte unutkanlık bilet almayı unutmuşum.
Günün birinde Hoca’nın da içinde bulunduğu topluluktan birisi;
“Hocam, adam olmanın yöntemi nedir?” deyince; Hoca Efendi, adamın nefes almasına bile fırsat vermeden;
“Canım, bunu bilmeyecek ne var, elbette kulaktır.” der.
Fakat Hoca, arkadaşlarının “kulaktır” cevabından pek bir şey anlamadıklarını anlayınca açıklama yapma gereğini duyar:
“Aa!. . Bunu bilemeyecek ne var? Herhangi bir adam konuşurken onu can kulağı ile dinlemeli; bu arada kendi ağzından çıkanı kendi kulağı duymalıdır.”
FIKRA 2
Gazete Kağıdı
Akıl hastanesinde doktorlar, deliler içinde iyileşen var mı diye kontrol yapacaklarmış.
Bunun için, bir odanın ortasına masa koyup, masanın üzerine sıvı yağ sürmüşler. Sırayla tüm delilere birer ampul verip, masaya çıkarak verdikleri ampulü tavandaki boş olan ampul yatağına takmalarını istemişler.
Deliler sırayla masaya çıkmış ve masadaki yağdan ayakları kayarak yere düşmüş. Fakat en son deli masaya çıkmadan önce, kendisine masanın üzerine koyması için bir gazete kağıdı verilmesini istemiş.
Gazete kağıdını masanın üzerine koymuş ve gazete kağıdının üstüne basarak ampulü yerine takmış. Bunu gören doktorlar, delinin akıllandığını düşünerek sevinmişler.
Doktorlardan biri, akıllandığından emin olmak için deliye sormuş: