Gebelik vücuttaki diğer sistemlerin yükünü arttırdığı gibi doğal olarak kalbin çalışma yükünü de artırır. Bu yüzden hamile kalmadan önce bireyler gerekli risk analizlerini yaptırmalıdırlar.
Büyüyen embriyo ve
uterusun gereksinimini karşılamak için plazma hacmi gebelikte %3050 arasında
artar. Bu artış gebeliğin 10. haftasında başlar, 32. haftasında en yüksek
düzeye ulaşır ve 36. haftadan itibaren düşmeye başlar. Kalp atım hacmi de buna
paralel olarak değişir.
Normal bir organizma
bu yükü kaldırabildiği halde kalp hastalarında bu fazla kan ileri pompalanamaz
ve akciğerlerde göllenir. Gebeliğin 6 7. aylarından sonra bu olgularda kalp
yetmezliği gelişebilir.Kalp hastası gebelerin %80’inde kronik romatizmal kalp
hastalığı, %15’inde konjenital kalp hastalığına rastlanır.
Uterus içerisinde
fetüsün sağlıklı gelişebilmesi için plasental kan akımının yeterli olması
gerekir. Kalp yetmezliğinin geliştiği durumlarda ise uterusa kan akımı azalır.
30 yaştan sonra kalp
yetmezliği riski artmaktadır. Bu tür hastalarda kilo alımı kontrol altına
alınmalı, kansızlık önlenmeli kalp hastalığının sınıfına göre aktivite
kısıtlanmalı, hastalar enfeksiyonlardan korunmalıdır. Serin ve nemi yoğun
olmayan bir çevre ve stresten uzak yaşam bu riskleri azaltmaktadır.