Bir yirmi lira insanı nasıl perişan eder anlatayım da öğrenin.

Bağırsaklarımız ağzımızdan başlayarak tüm vücudumuzu kaplayarak bir futbol sahası genişliğindedir. Bağırsaklarımızda üç trilyona yakın mikrop, virüs ve bakteri var. Bu virüs ve bakterilerden dost ve düşman olanlar var. Dost olan bakterileri çoğaltır, düşman olanlardan kurtulursak hastalanmayız” dedi.



Rafine olmuş, işlem görmüş tuz, şeker ve unun ağızdan girmesiyle dost bakterilerin öldüğünü, bağırsaklardaki kötü bakteri, virüs ve mikropların arttığını vurgulayan Canan Karatay, “Her türlü şeker ve tatlı zehirdir. Bir de mısır şurubu şekeri var. Beyaz şekerden 7 kat daha zehirlidir.

Bu şekerler karaciğeri yağlandırıyor. Her türlü hastalıkların önünü açıyor” dedi. İnsanın beslenmesinde en etkili maddelerden biriside tuz olduğunu söyleyen Canan Karatay, “Rafine tuzunu kesinlikle yemeyiniz. Rafine tuzları insanın yenmesi için yapılmamıştır.

Makine ve temizlik ürünlerinin üretimi için kullanılır. Endüstride kullanılmaktadır. Eğer tuz yiyeceksiniz hiçbir zararı olmayan kaya tuzu yiyiniz. Rafine edilmiş kimyasal eklenmiş rafine tuzu tüketmeyin” dedi. Sağlıklı beslenme konusunda da örnekler veren Canan Karatay, “İmkanınız var ise doğal tereyağı yiyin, kırmızı eti yağı ile birlikte tüketin, yağsız yerseniz vücuda hiçbir faydası olmaz.

Mevsiminde doğal olan sebzeleri yiyeceğiz, lüzumsuz ilaç kullanmayın. Organik üretilmeyen hiçbir meyveyi yemeyeceksiniz. Anamur muzu yiyin, kurtlu elma, kurtlu meyve yiyin. Kurtlar ilaçlı hiçbir şeye dokunmazlar. En sağlıklı meyve ilaçlanmadığı zaman zeytindir, en iyi meyve suyu da zeytin yağıdır. Her ün bol bol zeytinyağı içebilirsiniz. Ekmek yerine günde 5-10 tane haşlanmış köy yumurtası yiyin” diye konuştu. Prof. Dr. Karatay, fındık, fıstık, cevizin kan yaptığını büyümeye de çok faydalı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Canan Karatay, sunumunun ardından öğrencilerin ve velilerin sorularını da cevaplandırdı.
Reklamlar