Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur:
“Yalnız sekiz dakikan var…”
Sekiz dakika çabuk geçer. Kadın toplamış
olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte
mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden
kapanır. Bu sırada çocuğunu içerde unutmuş
olduğunun farkına varır, ama iş işten çoktan
geçmiştir. Ağlamak, sızlamak, dizini dövmek,
saçını-başını yolmak fayda vermez.
Kapı bir kere daha açılmamak üzere
kapanmıştır.