Eşeği yemleme zamanı gelince sayfaların arasına birer avuç arpa serpip eşeğin önüne koyar. Hoca kitabı açınca eşek arpaları görür ve yemeğe başlar. O sayfanın arpaları bitince diğer sayfayı, o da bitince ötekini açar. Nihayet kitabın sayfaları biter, eşeğin de karnı doymuş olur.
Hoca haftalar boyunca eşeği böyle yemler. Öyle ki eşek ne zaman masayı ve kitabı görse kulaklarını diker, kuyruğunu sallar.
Üçüncü ayın dolmasına yakın kitabın sayfalarını Hoca’nın çevirmesine de gerek kalmaz. Eşek diliyle sayfaları bir bir çevirip arpaları hüpletir olmuş.
Hoca, Timur’un belirlediği günün bir gün öncesinden eşeği aç bırakır.
Beklenen gün gelir. Hoca eşeği meydana getirir. Masayı eşeğin önüne, kitabı da masanın üstüne yerleştirir.
Bir gün boyunca bu manzaranın özlemini çeken eşek derhal diliyle kitabın kapağını kaldırır. Dudaklarıyla bir ileri bir geri yoklar, fakat arpa bulamaz. Hemen diğer sayfayı çevirir, yoklar, orada da arpa bulamaz. Hemen diğer sayfayı çevirir, yoklar, orada da arpa bulamaz. Hemen diğer sayfaları çevirir, yoklar; orada da arpa bulamaz. Sonra diğer sayfayı yoklar… sonra diğerini…