Ama ilkokul öğretmenimin aklımdaki izleri hiç silinmiyordu…
Gelelim liseye…
Özel bir Amerikan kolejini alın terimle kazanmıştım.
Tam 4 yıl sıkı çalışıp, üst üste her dönemi takdir alarak mezun olmadan önce yine “4 yıllık diploma hakkı” için sınavlara çalışmak zorunda kalmıştık.
Ve başardım.
Derece alarak, 4 yıllık başarım nedeniyle okul 2.si,
İngilizcedeki 4 yıllık başarımdan dolayı okul birincisi olarak Amerikan Büyük Elçisi William Macomber’ın elinden aldığımda, aptal olmadığımı anlamıştım.
Kendimle o ödül gecesinde gurur duymuştum.
Çünkü o gece kulağımda Necla öğretmenimin sesi bana dünyalara bedel bir ödül olmuştu.
” Bu ödülle iki insan olmayı başardın sevgili öğrencim. Kutlarım seni.”
Ve o gece yıllar öncesinde beni hırpalayan, acı akisler çizen o sesin yerini, kendi iç sesimle değiştirmeyi başarmıştım.
” Bak adam değil başarılı iki insan oldum öğretmenim.”
İlkokul öğretmenim niçin/ neden bana öyle takıntılı davranırdı? Bunu tam anlamış değildim. Belki yaramaz bir öğrenciydim. Belki tembeldim.
Ama o kötü anlık hırpanışlarımı asla unutmadım.
Gerçekten bizim o siyah beyaz önlüklü okul yıllarımızda dirseklerimiz sıralarda çürümüştü.
Hem de acıtılarak..
Emine Pişiren