– Buyurun. – Amca‚ söz veriyorum kaldırımları yaptıracağım ama ne olur beddua ettiysen geri al.
– Kırıldım ama beddua etmedim. – Nolur o zaman‚ torunum için dua et. O esnada telefon çaldı‚ başkanın uzanmayacağını anlayan yardımcısı telefonu açtı‚ sonra başkana uzattı;
– Kızınız arıyor efendim. Kötü haber bekleyen başkan‚ dudaklarını ısırarak konuştu; – Aaa..aloo Baba‚ az önce kızıma araba çarptı ama… – Eee evet‚ durumu nasıl? babacakları
– Merak etme‚ sadece burnu kanamış. Biz hastanedeyiz‚ duyar da merak edersin diye aradım. Başkan ağlayışı duyulmasın diye hızla kapattı telefonu. Yardımcısı diğer telefonu uzattı;............
– Efendim diğer telefonda emniyetten arıyorlar. Kazayı yapan şoförü tutuklamışlar. Şikayet tutanağı için bekliyorlarmış‚ aileden birinin gelmesi gerekiyormuş. Başkan‚ hâlâ kapıda bekleyen ihtiyara dalgın dalgın baktıktan sonra;
– Bıraksınlar‚ gitsin. Makamın hırsına kapılıp‚ burnumuz büyüyünce‚ mevlamın bizi ikaz için gönderdiği bir vesile o. Biz alacağımız dersi aldık‚ onun bir suçu yok‚ suç bizim. Şikayetçi değiliz‚ bıraksınlar.