‘’Baba bana muz alır mısın?’’ dedi.
Adam sessizce ‘’Söz kızım para kalırsa
bu hafta alacağım sana’’ deyip ilerledi,
ama tam arkasındaki beni farketmedi.
Pazarcı abiye dedim ki "Bu adam ile çocuğuna iyi bak. Şimdi 2 kilo muz tart.
Birazdan senin tezgahın önünden geçerse ve durup muz almazsa abi diye seslen.
Sonra ona " Hani geçen hafta bozuk yok diye para üstü verememiştim ya.
İstersen muz vereyim, helâlleşelim" diyeceksin. O baba çocuğun yanında rencide olmasın.
Ama canı muz çekmiş, aklında kalmasın. Eğer böyle yaparsan hem sevaba girersin,
hem de bereketlenirsin. Söz fazla fazla vereceğim, 10 kilo da ben alıp götüreceğim.
Şimdi ben arka taraftan sizi seyredeceğim... Abi kızını diğer tarafa almış, geçiyor.
Kızı muz tezgahını görmesin istiyor. Pazarcı abi tam da dediğimi yaptı.
O küçük kız o poşeti babasına bırakmadı, kendisi taşıdı. Aslında babası anlamıştı.
Pazarcı bir hayır yapmak için bu oyunu tasarlamıştır diye sanmıştı.
Başı önde yürüdü gitti. Son bir defa dönüp sessizce gözleri ile teşekkür etti.
Pazarcı abiye uzattım parayı almadı. Gözyaşlarını saklamak için arkasına bakmaktaydı.
Birini mutlu etmek bu kadar kolaydı. Ama bütün mesele aynı zamanda da babayı utandırmamaktı.
Çok şükür bu da kısmet oldu. İçimiz huzur ile doldu. Aslında 7,5 TL idi kilosu.
Ama işte olmayınca olmuyordu. Ama en çok beni etkileyen bir tane yemek isteyen kızına
‘’Evde ye kızım, belki alamayan vardır; olur mu? ‘’ diyen baba oldu…