Tüm Avrupa’da olduğu gibi…
Ukrayna’da ABD’nin kuyruğuna takılanlar…
Halkını alım gücünü düşürenler…
Enflasyonu patlatanlar…
Ekonomiyi krize sokanlar…
Almanya’da da faturayı ödedi.
İktidardaki SPD ve Yeşiller…
Ağır yenilgi aldı.
Seçime katılım oranı…
1990’dan beri en yüksek düzeyde.
Yüzde 84’e ulaştı.
Almanya’daki dostlarıma nedenini sordum.
Özetle şu tespiti yaptılar:
“Yaşanan kriz Almanları arayışa itti.
Sorunlarına çözüm bulmak istediler.
Bu nedenle sandığa sarıldılar.”
BSW ve FDP barajı aşamadı.
Bu Union ve SPD’ye yaradı.
Parlamentoda çoğunluğu sağladılar.
Şimdi koalisyon için masadalar.
Yeni başbakan belli gibi:
CDU lideri Friedrich Merz.
Ancak çok rahat olmayacak.
Yaşanan sorunlar devam ediyor.
Yeni bir çözüm önerisi de sunamıyorlar.
Halkın tepkisi de giderek artıyor.
Kurulacak hükümet 4 yıl gider mi?
Zor görünüyor.
Seçimlerde oyları yükselen partiler…
Halk onları neden destekledi?
Bu sorunun yanıtı durumu özetliyor.
Rusya ile işbirliği isteyenler…
Oy patlaması yaptı.
Seçim sonucunun verdiği mesaj…
Tartışmaya yol açmayacak kadar açık.
“Savaş bitsin, Rusya ile anlaşılsın.”
Peki bundan sonra ne olur?
Genel değerlendirme şöyle:
“İşlerin düzelmesi için seçenek tek.
Ukrayna’da savaşın bitmesi.
Almanya-Rusya ilişkilerinin normalleşmesi.
Enerji maliyetlerinin düşmesi.”
Ya bu olmazsa…
Genel kanı şu:
“Yeni yönetin barışa direnirse…
Zelenski’ye desteğe devam ederse…
Ekonomide kriz sürerse…
Halk sokağa iner.”
Avrupa’da yükselen milliyetçilik…
Almanya’da da kendini gösterdi.
AfD oylarını katladı.
Ana muhalefet partisi oldu.
Şimdi birileri bas bas bağırıyor:
“Faşist, ırkçı parti tehlikesi…”
Peki AfD faşist bir parti mi?
NAZİ’lerin devamı mı?
Kısaca inceleyelim:
AfD, NATO’ya da ABD’ye de karşı.
Rusya ile işbirliği istiyor.
“Kuzey Akım 2’yi yeniden açacağız” diyor.
Türkler konusunda da olumlular.
“Almanya’nın bir parçası” diyorlar.
Bu arada unutmayalım.
Almanya’da oy kullanan Türkler…
Tercihlerinde ikinci sıradaki parti AfD
Özellikle gençler AfD’ye oy vermişler.
Faşizmin tanımı…
Üçüncü Enternasyonal Yürütme Komitesi’nin 13. Genişletilmiş Toplantısında belirlendi. Dimitrov, Üçüncü Enternasyonal’in 7. Kongresinde, 2 Ağustos 1935 günü okuduğu raporda, bu tanımını şöyle açıkladı:
“Faşizm, finans kapitalin en gerici, en şovenist, en emperyalist unsurlarının açık terörist diktatörlüğüdür.”
Bu tanımda öne çıkan nokta:
“Emperyalist sermaye sınıfıyla bağı.”
Yani malî sermayenin “en gerici, en şovenist, en emperyalist, en saldırgan” olanlarına faşist deniyor.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonrası…
Hitler’in çizmesini ABD emperyalizmi giydi.
Artık faşizm nitelemesi, ABD emperyalizmiyle işbirliği ekseninde kullanıldı.
Kore’de Syghman Ree, Endonezya’da Suharto,
Vietnam’da Diem, Arjantin’de Videla,
Filipinler’de Marcos, Şili’de Pinoşet…
Hepsi ABD emperyalizmine dayandılar.
AfD bu tanıma uyuyor mu? Hayır!
AfD’ye faşist diyenler Amerikancılar.
Bu da her şeyi anlatıyor.
Aydınlık