Alman “demokrasi”si büyük bir sınava hazırlanıyor. Almanya için Alternatif (AfD)'in yasaklanmasına ilişkin önerge önümüzdeki hafta Federal Meclis'te görüşülecek. Die Zeit gazetesine göre teklif çok sayıda partiden destek görüyor. Öneriyi sunanlardan Sosyal Demokrat Parti (SPD) milletvekili Carmen Wegge pazartesi günü siyasetçileri planı desteklemeye çağırırken, AfD Eş Başkanı Alice Weidel anketlerde ilk sıradaki yerini koruyor.
Teklifi getirenler, AfD'nin “özgür demokrasinin temel ilkelerine karşı çıktığını; göçmenlerin, engellilerin ve heteroseksüel olmayanların insanlık onurunu sorguladığını; milliyetçi bir devlet için çabaladığını ve Nazi suçlarını önemsizleştirdiğini” savunuyor.
Başvurunun amacı, Federal Meclis'in AfD'nin yasaklanması için işlem başlatılmasına karar vermesi. Öneri bu aşamayı geçtiği takdirde Anayasa Mahkemesi'nin önüne gelecek. AfD'nin yasaklanıp yasaklanmayacağına yargı karar verecek. Anayasayı Koruma Dairesi daha önce partiyi “kısmen aşırı sağcı” olarak sınıflandırmıştı.
Alman yasalarına göre Federal Meclis, Federal Konsey ya da Federal Hükümet bir partinin yasaklanması için Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilir. Die Zeit karar hakkındaki belirleyici faktörü şu ifadelerle açıklıyor:
“Partinin aktif olarak devletin özgür demokratik temel düzenine karşı hareket ettiğinin kanıtlanıp kanıtlanamaması.”
Önergeyi sunanlardan Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) milletvekili Marco Wanderwitz daha önce defalarca AfD'yi yasaklama çağrısında bulunmuştu. Pazartesi günü Alman gazetecilere yaptığı açıklamada acele edilmesi gerektiğini iddia ederek şunları söyledi: “AfD sürekli daha da radikalleşerek tarihsel revizyonist pozisyonlarını giderek daha açık bir şekilde ifade ediyor.”
Sol Parti Milletvekili Martina Renner, Federal Meclis'in AfD yasağının Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi için “son şansı kullanması” gerektiğini ileri sürdü.
Bu, Alman siyasetçilerin AfD'ye karşı giriştiği ilk operasyon değil. Kasım ayında, farklı partilerden yüzden fazla milletvekilinden oluşan bir grup yine böyle bir önerge sunmuştu.
Alman kamuoyunda AfD'ye yönelik olası yasak hararetli biçimde tartışılmış, Şansölye Scholz Aralık ayında yasağa karşı çıkmıştı. Girişim o tarihte başarısızlığa uğrarken, AfD geçen süre içinde daha da güçlendi. Sadece iki ay önce yasağı desteklemeyen Scholz giden oylarla birlikte fikrini değiştirmiş olabilir. Kendisi henüz bir açıklama yapmasa da partisi SPD, önergeyi sunan siyasi güçlerin başında geliyor.
Her şeye Die Zeit, “Federal Meclis'in seçimden önce önergeyi görüşüp görüşmeyeceği belli değil.” diyor. Gelecek haftaki toplantıların gündeminde henüz bir AfD tartışması yer almıyor. Önümüzdeki hafta dışında, mevcut planlara göre Federal Meclis'in yeniden seçilmesinden önce Şubat ayında sadece iki gün toplantı var.
Gazete, milletvekillerinin Federal Anayasa Mahkemesi'nde dava açtırmayı başarsa bile bir siyasi partinin yasaklanmasının önünde engeller olduğunu vurguluyor:
“Anayasa Mahkemesi 1956 yılında verdiği bir kararda, özgür ve demokratik temel düzeni ortadan kaldırmanın ön koşulunu 'aktif olarak mücadeleci ve saldırgan bir tutum' sergilemek olarak belirlemiştir."
Federal Almanya Cumhuriyeti'nde bugüne kadar sadece iki parti yasaklandı: 1952'de Sosyalist Reich Partisi ve 1956'da Stalinist Almanya Komünist Partisi.
AfD'ye karşı bu birliğin oluşturmasındaki en önemli etkenlerden biri Ukrayna ihtilafı. Parti, bu meselede Alman ana akım dış siyasetinin tümüyle dışına çıkan bir tutum sergiliyor.
AfD Ocak ayında düzenlenen kongrede belirlenen seçim programına, diğerlerinin aksine, Rusya'nın Ukrayna'da Özel Askeri Operasyon (SVO) başlatmasını kınayan bir madde koymadı. Parti, Ukrayna'daki çatışmanın Avrupa'da barışı bozduğuna inanıyor. Ayrıca Ukrayna'yı gelecekte Avrupa Birliği ve NATO'nun dışında tarafsız bir devlet olarak görüyor. Avrupa'nın Rusya ile yeni ilişkiler kurması gerektiğine inanıyor.
AfD Almanya'nın içinde bulunduğu ekonomik krizin başlıca nedeni olarak Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatlarının sabotajlarla devre dışı bırakılmasını gösteriyor. Alice Weidel Şansölye seçilmesi halinde Kuzey Akım'ı tekrar faaliyete geçirme sözü verdi.
Parti ayrıca Moskova'ya yönelik yaptırımları kaldırmayı vaadetti. Almanya'ya Avrupa Birliği (AB)'nden ayrılma çağrısında bulundu. Weidel, Almanya'nın bürokrasiye değil, ülkeler arasında serbest ticarete ihtiyacı olduğunu kaydetti. Politikacı özellikle AB'yi ülkenin otomobil endüstrisini yok ettiği için eleştirdi ve blokun bir serbest ticaret bölgesine dönüştürülmesini önerdi, "Yaptıkları hakkında hiçbir fikri olmayan, AB'deki temelimizi yok eden bu bürokratlara ihtiyacımız yok." diye ekledi.