Home
16 Kasım 2020 ( 1 izlenme )
Reklamlar

AFFET BENİ BABACIĞIM

Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu. Babasını yıllar önce avcılık merakı yüzünden kendisi için kulübe tipi dağ evine götürecekti. Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı karşılayacak, böylelikle eşiyle de bu tür sorunları yaşamayacaktı. Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan sonra yatalak babasını yatıştırıp kucakladığı gibi arabaya attı. Oğlu; "Baba bende seninle gelmek istiyorum" diye ısrar edince onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular


Karakışın tam ortalarıydı ve muazzam bir soğuk vardı. Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı. Oğlu sürekli babasına “Baba nereye gidiyoruz ?” diye soruyor ama cevap alamıyordu. Öte yandan; nereye götürüldüğünü anlayan yaşlı adamsa gizli gizli gözyaşı döküyor oğlu ve torununa belli etmemeye çalışıyordu. Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dağ evine ulaştılar. Epeydir buraya gelmemişti. Baraka tipindeki dağ evi artık çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu. Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve arabadan yüklendiği yatağı oraya itina ile serdi. Sonra diğer malzemeleri taşıdı en son da babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi.

Tipi, adeta barakanın içinde hissediliyordu. Barakanın içinde fırtına vardı adeta. Çaresizlik içinde babasını izledi. Daha şimdiden üşümeye başlamıştı. Yarın yine gelir bir yorgan ve birkaç battaniye getiririm diye düşündü. Öyle üzgündü ki, dünya başına göçüyor gibiydi. O, bu duygular içindeyken babası, yüreğine bir sızı saplanmış gibiydi. Yıllarca emek verdiği oğlu tarafından bir barakaya terk ediliyordu. Gururu incinmişti, içi yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Oğlu ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu.

Anlamsızca ama dedesinden ayrılacak olmanın vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu. Artık gitme zamanıydı. Babasının yatağına eğildi, yanaklarını ve ellerini defalarca öptü. Beni affet der gibi sarıldı, kokladı. Artık ikisi de kendine hakim olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Buna mecburum der gibi babasının yüzüne ve oğlunun elini tutup hızla barakayı terk etti. Arabaya ciltleyici.

Oğlunu yola çıktıklarında ağlamaya başladı, neden dedemi o soğuk yerde bıraktın diye. Verecek hiçbir cevap bulamıyordu, annen böyle diyemiyordu. Bir süre sonra Oğlu: “Baba, yaşlandığında ben de seni buraya mı getireceğim?” diye sorunca dünyası başına yıkıldı. O sorunun yöneltilmesiyle birlikte deliler gibi geri çevirdi arabayı. Barakaya ulaştığında “Beni affet baba.” diyerek babasının boynuna sarıldı. Baba oğul sıkı sarılmış çocuklar gibi hıçkıra ağlıyorlardı. Oğlu: “Baba beni affet! Sana bu muameleyi yaptığım için beni affet! " diye biliniyormuş…

Babası oğlunun bu sözlerine en anlamlı cevabı veriyordu…
“Geri geleceğini biliyordum yavrum. Ben babamı dağ başına atmadım ki, sen beni atasın… Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum. "

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Kabadayı gibi geziyor etrafta elensin artık İŞTE KAZANACAK ADAYLAR Temelin matematik imtihanı Ben de ilk kez öğreniyorum siz de mutlaka okuyun! >> DETAYLAR YORUMDA