"Söz ver torunumun 40'ı çıkar çıkmaz Pütürge'ye geleceksin, tamam mı?" dedi "Söz" dedim. Bir gün aradım "Kızım yanımda, rahatsızım sesim çıkmıyor. Ben kızıma söyleyeceğim, o da sana ileti atacak." dedi "Tamam" dedim. Hamileliğim süresince yazdım "Çok iyiyim. Biraz rahatsızım ama önemli bir şeyim yok." devamlı yazdım hep güzel cevaplar aldım. Oğlum dünyaya geldi. 20 günlük oldu. Adını Bolulu babam Ahmet ile Pütürgeli Derviş Babamın adı olan Ahmet Derviş koydum... Bu defa görüntülü arayayım İmmihan Ninesine torununu göstereyim dedim. Görüntüde genç bir hanım. "İmmihan Ana" dedim. "Kaybettik" dedi. Yıkıldım. "iyi mi, ne zaman?" dedim "4 ay oldu" dedi. "Ben aylardır kiminle yazıştım peki?" dedim. Kızı, "Anam Züleyha hamile, hastalığımı, perişan olduğumu sakın söylemeyin. Üzülür hamileliğine çocuğuna zarar gelir. Ben yazıyormuş gibi yapın. Ölürsem de doğum yapana kadar gizleyin. Bigün buraya gelirse mezarımın taşına elindeki tebeşşirle ben geldim yazsın yeter." dedi. Ya Rabbim! Bu nasıl bir metanet, bu iyi mi bir şefkat, bu iyi mi bir azamet! Pütürge'nin kızı olmuş Züleyha öğretmen bu Dar-ul Rıfat olan topraklar senin memleketin. Acılar, zorluklar, gurbet yolları beklemiş anaların ayak izleriyle doludur Pütürge.. Bu insanoğlu yürekte iz bırakır.. Gönülde söz bırakır. Arkasından köz bırakır... İşte bu şekilde bir yaşam hikayesi arkadaşlar.. Bir ay önce kaleme alayım dedim. "Züleyha Öğretmen evladına süt veriyor belki üzülür zarar verir" dedim.