“Ben onu kırmadım” diye itiraf etti aniden. Sol yanağı, yediği tokadın şiddetinden alev alev yanıyordu. “Orada koltuğun arkasında” derken göz yaşlarına hakim olamadı. Sonra koşarak odasına gitti. Kadın olduğu yerde kalakaldı.
-Acaba doğru muydu söyledikleri?!
Gidip koltuğun arkasına baktı. Vazo orada duruyordu işte. Sapasağlamdı ve üzerinde bir çizik bile yoktu. Birden müthiş bir pişmanlık duymaya başladı. Çocuğuna vuran eli, tıpkı oğlunun sol yanağı gibi alev alev yanmaya başlamıştı.
Peki neden böyle bir şey yapmıştı. Neden vazonun kırıldığını söylemişti durduk yere. Düşünerek işin içinden çıkamayacağını anlayınca doğruca onun odasına gitti. Çocuk yatağa uzanmış, dizlerini karnına çekmiş, sırtı duvara dönük ağlamaya devam ediyordu. Annesi onu kaldırmaya çalıştı. Çocuk inat etti ve kendisini, onun kollarından kurtararak yine yatağa attı. Sonunda kadın pes edip, oraya öylece oturdu.
“Niye yaptın?” diye sordu. O da, yattığı yerden, doğrulmadan anlatmaya başladı. “Bu gün okulda bir çocuk, annesinin en güzel porselen tabağını kırmış. Annesi de ona çok kızmış. Ben de ona dedim ki, eğer böyle bir şey yapsaydım, annem bana hiç kızmazdı. Çünkü beni çok seviyor. O da, yaparsan görürsün dedi bana.” Sözlerini bitirince yine ağlamaya başladı.
Kadın en yumuşak sesiyle “Bebeğim,” dedi çocuğu kucağına alırken. Çocuk bu kez hiç itiraz etmedi. Usulcacık başını annesinin göğsüne koydu ve hıçkırarak ağlamaya devam etti. “Söz oğlum, bir daha bir şeyi kırarsan sana hiç kızmayacağım.” Bu vaat, çocuğun küskünlüğünü önlemek için oldukça iyiydi. Çünkü ikisi de her an evde bir şeylerin kırılabileceği ihtimalinin farkındaydılar.
“Hiç kızmayacaksın ama!” dedi çocuk.
“Hiç!” dedi annesi.
“Söz mü?”
“Söz oğlum, hiç kızmayacağım.”
Oğlu birden yataktan atlayıp, koridora koştu. İçeriden büyük bir şangırtı geldi. Kadın koşarak oraya gitti ve gördüğü manzara karşısında adeta bir şok yaşadı. Az önce pırıl pırıl parlayan o canım vazo şimdi paramparça olmuş, odanın her yerine dağılmıştı. Vazodan çıkan küçük bir süper kahraman maketi, parçalarla birlikte yerde duruyordu.
“Bu gün içine kaçmıştı” dedi çocuk. “Çıkartamadım, elim sığmadı. Söz verdin kızmayacaksın. Hem zaten tokatı peşin yedim.” Sonra maket oyuncağını kaptığı gibi dışarı fırladı. Arkadaşları oynamak için onu bekliyorlardı.